ilki biraz önce ikinci zaten...
ikisi de bende aynı duruyor.
Bünye, fünye meselesi
Bunu yazmışım ama yayınlayamamış bünyem. 3 şubat 2013 pazar günü evdeyim. Artık bir yaş yaşlanmaya sadece sayılı saatlerim kaldı. Ama beni asıl yaşlandıranın yaş olduğunu sanmıyorum. Hayat da değil başka bişey. Dünyayı, çevreyi, toprak, ağaçları, suyu, havayı belki de yakın zamanda uzayı kirleten şey insan. Ve insansı davranışlar dediğimiz sonu gelmez istekler, beklentiler, egolar üstünlük kurma çabaları daha doğrusu düşünmeden çiğnen ve tükürülen her söz.
Ali ismail korkmaz Dı...
Adı ali yüzü güleç, ruhu genç,
istekleri çocuk, hayalleri bebek idi. Büyüyemeyecek hayaller ve gelecek
isteği. Her haberde her tweette gördüğüm bu benim. İsmail idi adı sevmek
istiyordu sevilmek aşk, ateş, tutku istiyordu. Buldu da aradığı şeyi
belki ülkesi için, etrafındaki insanlar için, kendi geleceği için
tutunmak istedi bi harekete bi olguya, bir dala; ama bilemezdiki o
dalla onu öldürecekler. Vuracaklar acımadan. Sanki o katillerin kendi
kareşleri, çocukları yokmuşçasına hınçla vurulan darbelerle öleceğini
nerden bilebiliridi. Suçu da sadece genç olmak, istemek daha çok istemek
özgürlük, gelecek, hayal kurulabilen bir dünya bir memleket yaşadığı
kendi ufacık dünyası için azıcık yeşillik istiyordu. Çünkü O Korkmaz Dı.
Soyadı korkmazdı. Ailesinden ona mirastı korkmamak belki sadece bi isim
gibi gözüken. Bilemezdi belkide hiç bilmeyecek bu kadar
tekrarlanacağını dillerde. Bir destan olacağını ya da bir başlangıç
olacağını 'kendisi için son olan bir başlangıç' olacaktı. Umut
olacaktı.
Ama bir de
anasına babasına danasına sormak lazım. Neden son oldun, neden soldun
diye sormak hakları değil mi sizce? ALİ İSMAİL KORKMAZ