22 Ağustos 2010 Pazar

ne yolun var ne sonun nerden olsun ekollu basketbolun

İnsan düşünmeden edemiyor. Böyle gelişmiş modern gözüken(dışardan) salonların yapılması ille de büyük organizasyonlara mı bağlı? Farkında değil mi bu insanlar (kim olduklarını bilmiyorum bende bunu görecek olanlar?) somut olan adımlar hiçbir zaman geri dönüşümsüz olmadı. Her büyük takımn stadyumları var. oraları yuva belirlemişler. kuruldukları mahalle bile içine almış o stadları. Adeta kişiliklerine yön vermiş. Hani bir lafı varya büyük düşünür İbo'nun oxforda vardı da biz okumadık o hesap. Sen ik önce bu insanlara bir şey vererceksin ki. Geleceğinde ekolün olsun spor kültürün olsun. Sen alan yapma. Yaptığın her basketbol sahasında kırılmış potalar futbol direklerine dönsün. Akademisini kurma bu işin. Devamlı gebe yaşat turist koçlara basketbolu. Gecelik ilşkiler yaşattır. Ondan sonra başarı bekle devşirme oyuncu bulmak için yasayı değiştir. Hukuk çiğne, önüne gelene tükür, irlanda pasaportu iste insanından ama imitasyon basketbolculara yaldızlı pasaport çıkart. Göz boyamak için basın tribünü parkeden önce yap. Çal boyayı yüzüne, gül insanın yüzüne ülke basketbolunu düzen düzene. Yolun yok yürümeye araban otoparka 5 liraya ver başkentin göbeğinde Melih Ökçek(G) yapmaz senin yaptığını fazla avanta yedirmedin bitmedi asfaltin derdin.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

siyasi memlekete giderken

     Ve bogazdan gecince anladim istanbuldan ayrildigimi. Beni nelerin bekledigini bilmeden yeni bir maceraya adim attim gaza biraz daha bastim sanki kaciyormus gibi. Arkamdan kotu bakti ama icime istanbul gunesli bir pazar gununde normal omayacak kadar bos bir trafikle bogaz koprusnden gecerken parildayan sultanahmet yarim adasi sanki hepsi gezmeye cikmis gibi duran buutun deniz tasitlari nazire ediyordu bana. Git git daha cok ozleyip daha cok hastasi olacakasin farkindasin di mi diyordu sanki gunes gozumu alirken denizi kullanarak goz bebegime eziyet edercesine. Simdi uzun genis parali otobanindayim baskent yolunda. Birbirimizi gece gece gecile gecile hep beraber en azindan bi yere kadar beraber seyhat ediyouz sanki ayni otobusteymiscesine. Ya bu adam ne zaman gecti beni ,almayadanda bu arabayla nasi gelmisler helal olsun, abi yol versen olursun nidalari ve dusunceleri ile geciyor yolculuk. Aslinda molalari cok severim sanki tarihi bir yeri ziyaret ediyormus gibi gelir. Tuvalete gittikten sonra tabi. Markette sanki hic bie yerde bulamayacakmissin gibi aranirsin hediyelik esyalirin arasinda bulursun kendini. Bir de hep oralarin cayi cok iyi olur sanirsin yanilirsin. Bana bir cay versene usta. Boluyu gecince yesil rengi bi azaldi iyice. Yola odaklandim daha cok gaza bastim ksvetten cok kizdim bu kadar araziye neden agac dikmezler. Sulasinlar isleri ne bu devletin. Topragini zenginlestiremeyen bir devlet gorevini yapmiyor demektir. Bi de eldekini koruyamiyorsa tabi... 
    Tenhalasti baya yol baskente yaklastikca acaba yanlis mi gidiyordum bi ulkenin baskentiydi burasi daha cok insan olur diye dusunurdum hep. Ama istanbul insan birakmamisti memlekette miknatis gibi cekiyordu insanlari; anneannelerin ignelerini topladigi miknatis gibi. Kgs kartim calismadi ottu ben gecerken uzun uzun arkamdan parali yol giseleri. Bana cok aci geliyordu kendi ulkenin insanlarindan yol kullandiklari icin para almalari. Meydanlarda cikip oy toplamak icin bagiran o sozde bizi yoneten insanlar geliyorlardi aklima. Iktidar olunca hizmet saglayacagiz yol, su, saglik, egitim olarak geri donecek vergileriniz   diyorlardi yaa . megersem YOL yapiyorlarimis. 
     Tam akp genel merkezinin oraya ciktim onune nedense isinamadim bu iktidara binalrinin onunde durmak bile istemedim. U donusude yapmak yasakti. Yanlislikla cikmistim bu kavsaga. Onlarinda yanlislikla ciktigini dusunuyorum bu kavsaga ama.... Umarim ceza yemem. Bir yol yazisi herhalde bu kadar siyasi olabilirdi.
Merhaba ankara

9 Ağustos 2010 Pazartesi

yaz gecesi yazdim

yemyesil dogasi essiz denizi fazla huzuru ile bazen rahatsiz bile edebiliyor boyle bir dunyada boyle huzurlu yerler kaldi mi? diye. Sabahlari kalkip bazen kumsalda yurudukten sonra havuz misali olan carsaf gibi denize girince biraz acildiktan sonra arkanizi donup kiyiya bakinca anliyorsunuz aslinda buranin nasil bir dogaya sahip oldugunu. Kocaman kocaman fistik agaclarinin altina kurulmus essiz kucuk bir kasaba. Gunun her saati sicaklamadan yurunebilecek bi yol. Yururken duraklanabilecek cay bahceleri, etrafta irili ufakli pansiyonlar. O pansiyonlarin onlerinde oturan ulkemin orta halli tatlilcileri onlarin aksam yemegi hazirligi. Denizden gelen ac cocugun sitemi. Orenin kumsali anlatilmakla bitmez hicbir zaman hayir dedirtmeyecek. Her gelisinizde sizi yeniden yeniden buyur edecek ince kumlar. Orayi o sekilde tutmak icin calisan emektar belediye calisanlari hepsinin aldigi para ana sutu gibi helal hepsine ellerine saglik. Kumsalda bulunan isletmeler onlarin azcik ac gozlulugu ile bozulan semsiye carpiklasmasina inat ulkemin renkli carsaf misali kaplar semsiyeler o kumsali. Ancak oyle genis ki ayni zamanda 2 festivali bir kumsal futbol turnvasini ve milyonlarca amator voleybolcuyu barindirabilir bu plaj ayiptir soylemesi biraz enine ve boyuna buyuktur kumsali Oren`in. Obezdir insani yutar istemeden yalniz hissedersin kendini bi anda onca insanin arasinda. Yaz gecesi yazma istegime yazdirdi Oren.
Iyi tatiller

8 Ağustos 2010 Pazar

ekolsuz basketbol 8.8.10

Bugun dunya sampiyonasi provasi dedikleri ama takim elbisenin kumasinin dahi alinmadigi adidas cup istanbul turnuvanin final macini izledim.Ben kim miyim? basketbolcunun tekiyim..

Buyuk Turkiye milli basketbol takimi ile ekolu olan basketbolu bilen, isimleri cisimleri kadar buyuk olmayan basketbolcularin macini izledim. iki gundur irani yeni zelandayi yirmiye yatiran(yirmi sayi farkla basketbolcu agzi ile )milli basketbol takimimiz. gercek rakip gercek basketbol karsisinda oynadigi herhalde yakar toptu. Burda hicbir basketbolcumuza art niyetle yaklasmiyorum. Basketbolumuzu yoneten ve yonlendiren beyinler. Bu kotu oyun karsinda herhalde irlandalilara cifte pasaport cikartmak zorunda kalacaklar. gerci bitane cikartacaklardi da allahtan ulkede bruokrasi agir isliyorda buyuk bir gafletten donuldu sampiyona oncesi. konumuza donecek olursak topu paylasan isimlere gore degil oynuna gore oynayan bir sirbistani yenmek bence turnuva ici ya da disi cok zor. adamlarin sirtindaki formalarda bile isimleri yazmiyor. Ama herkes onlari taniyor tanimalarina gerekde yok cunku an geliyor sadece bir tek kisi gibi oynuyorlar. iceri disari paslari, israrla potaya yonelmeleri, hucumda gevsedikleri zaman savunmada sertlesmeleri hep bir ekolun getirisi. Bizim milli takimimiz isimlere bazen o kadar takiliyorki sanki setimiz sepetimiz yokmus gibi bir basketbol oynuyoruz. Bence takke kulah pecete havlu hesabi yerine ortya biseyler koydurtmali bence taktik board grubu. Engin Atsure acil sifalar diliyorum biliyorum ki engin kendine cok iyi bakacak ve en kisa zamanda sahadaki yerini alacak. Ancak turk basketbolu agir sakat ve uzun sure tedavi gormesi gerekiyor. ozellikle mental ve fundemental olarak acil sifalar Turk basketbojevic.